O zaman kafanızı çok karıştırmadan söyleyelim: Bu meşhur kulenin boyunun mevsimlere göre değiştiğini daha önce duymuş muydunuz? Evet, yanlış okumadınız. Eyfel Kulesi gerçekten de mevsimlere göre değişken bir boyuta sahip.
“İyi de demirden bir kule nasıl boyut değiştirebilir ki?!” diye düşünmeniz çok normal. Ancak bunu size sadece fizik kurallarıyla açıklayabiliriz. Hazırsanız başlayalım!
Eyfel Kulesi, 31 Mart 1889’da Paris Dünya Fuarı için açıldığında “300 Metrelik Kule” olarak biliniyordu.
Dünyanın en yüksek kulesi unvanını gururla taşıyordu ta ki 1931’de Empire State Binası’nın inşasıyla bu unvanını kaybedene dek. Yine de hiçbir binanın uzunluğu, kendi ihtişamını gölgelemeye yetmiyor.
Yalnızca demirden bir kule olarak değerlendirmek kendisine büyük haksızlık olacak. Çünkü aynı zamanda çevresine ve çeşitli hava koşullarına uyum sağlama yeteneğiyle de dikkat çekiyor. Eyfel Kulesi, her türlü hava şartına – rüzgar, yağmur, kar, don, sıcaklık değişimleri – dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Nasıl yani?
Her metal, ışığa ve sıcaklığa biraz hassastır.
Eyfel Kulesi de metalden yapıldığı için çevre şartlarına diğer metaller gibi reaksiyon gösteriyor. Yani bu mucizevi bir şey değil, basit bir fizik kuralı. Sıcak havalarda, kulede termal genleşme adı verilen doğal bir fiziksel olgu meydana geliyor. Isı da kulede bir miktar genişlemeye ve hafif bir eğilmeye neden oluyor. Biz de bu eğilmeyi, sıcak havada gölgeye doğru eğiliyor olarak adlandırıyoruz.
Bingo! Kış aylarında da kule, soğuk havalardan dolayı bir miktar büzüşme yaşıyor. Bu da boyunun kısalması olarak algılanıyor.
Korkulacak bir şey yok, bu değişiklikler, yapıya herhangi bir zarar vermiyor. Mühendisler tarafından titizlikle tasarlanan ve rüzgar direncini en aza indirecek şekilde inşa edilen Eyfel Kulesi’ni ziyaret edecekseniz hafif rüzgârlarda dahi sallanma ihtimali olduğunu unutmayın.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: